ben
Gloria Jean's de uzun çekim americano kahve içmeyi çok severim.
çok severim
şuan da
Sammy çekirdeği üzerine javascript ile plugin yapısı.
yapıyorum
en son
turkcell - gncplay, kartaca çatısı altında çalışmak yorucu ve zevkliydi.
yaptım

Keskin kavşaklardan dönerken türkiye, soramadı medya; doğru ne yanlış ne ? ve bunu soranlara ne olacak ? http://bit.ly/12btD3c

Bazı elmalar yanlış yere düşer ( Zina Nicole Lahr )

Emrah TOY

Tarih : 08-05-2014
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

zina nicole lahr

zina nicole lahr

Düşen elmanın önemi.

 

Bir öğleden sonra, artık pek çok çoğumuzun hayal bile edemeyeceği şekilde elma ağacının altında oturuyordu. Evet elmalar ağaçlardan geliyordu, marketlerden değil. Eminim tezahür etmekte zorlanırsınız ancak elmalar dalından düşerdi. Pek bir önemsiz görünen bu eylem ağacın soyunun devam etmesi ile yer çekimi kanunun bulunması arasındaki anlamsız çizgiyi belirliyordu. Elmaların düşüşü önemli idi ve nereye düştüğü daha önemli idi.

 

Newtonun elması’nın hikayesi.

 

Isaac Newton bu elmalardan birinin doğru düştüğü yerlerden en ünlüsü ve kazazedesi. Yer çekimi kanunlarının mucidi, insanlığın uzaya çıkışının mümkün olduğunu kanıtlayan ve Edmond Halley’in verdiği desteğin yüz akı, bilimin ilahi adaleti. Doğru yere düşen elma, öyle güzel düştü ki agresif bir insan olan Isaac Newton köpürmek, veryansın etmek yerine sorular sordu.

Birileri o elmanın doğru yere düşüşünü takdir etmiş olmalı ki tam 85 yıl yaşadı. Yaşadığı süre boyunca çektiği acıların insanlığa katkısı tartışılmaz. Doğru yere düşen elma bir gurur duyulacak, uzun bir ömür ile ödüllendiriliyor gibi idi.

 

Güzel insanların çektiği eziyet.

 

Tanrı, kader ve dünyada iyi olmanın diğer taraftaki mükafatı bir yana. Tanıdığınızda yüzünüzde huzurlu ve umutlu bir tebessüm oluşturan insanların hayatlarında ki çoğu zaman o an fark edemediğimiz ancak farkına vardığımızda her şey için özür dileme dürtüsü yaratan insanların hayat hikayeleri. Çoğu, benzer duygular yarattığı için mi benzeş görünüyor bilmem ancak olmasını konuşulmasını istemediğimiz şeyler, eziyetler, yok artık canımlar.

Elmanın yere düşerken, o kısacık anda anlattığı “ağacımın hikayesi” belki de aynı çınlardı kulağıma. Yinede bu gün kendi hayat hikayemde, iyi insanların bir elma düşüşü ömürlerinde ne çok şeye direndiklerini ve ne çok doğru şeye temas ettiklerini hatırladığım gün olarak yerini alıyor. Bu içerisinde bulunduğumuz gün dostlar belki de müstakbel çocuklarımdan birine vereceğim bir ismin imzasını taşıyor. Zina, hayır Zîna değil, Zina. Bu ismin kendi kültürümde ki ironisi acı ve kekremsi bir tat bırakmış olsa da ağzımda, hani ne derler ? Güzel olan her şey biraz yasaktır. Sahi o elma dahi Adem ile Havva’ya yasaktı değil mi? Ne çok eziyet çekti ne çok saflık kaybetti o insanlar.

 

Bu ismin kahramanı “Zina Nicole Lahr”

 

Laf bana düşmez ancak söyleyen çok güzel demiş, Zina is, you see, Normally Odd. “Normally Odd” ( normal olarak acayip ) önemli. Sanayide oto tamircilerine gittiğinizde oradaki insanlar size konuşmalarıyla, tavırlarıyla, kültürleriyle acayip gelir ancak onlar beri yandan normaldir, orada, oldukları yerde. Zina da aynen öyle biri. Ancak Sanayi insanları, bir topluluk halinde oldukları için çok ama çok daha şanslılar. Zina uzunca bir süre yalnızdı, tek tipleştirme bağımlısı eğitim sistemlerinde varlığını olağanca haliyle sürdüremiyordu, uyumsuzdu.

“Uyumsuzdu” önemli zira iyi bilirim uyumsuz olmak nedir. Uyumsuz kelimesi bir küfür gibi değildir. Küfürler çıktığı yerde hangi duyguları yaratacağını bilir, hissedersiniz keza vardığı yerde de aynı etkiye sahiptir. Ancak “uyumsuz” öyle değildir. Çıktığı ağza hükmeden beynin gerekli gereksiz lobları arasında, minnacık sinaps boşlukları, nörotransmiter ile doldurmaya hınç ile gayret ile yüklenmiş duygu hezeyanlarını taşır üzerinde. Velakin vardığı yerde, sessizlik, yatayda uçsuz bucaksız dikeyde ise ulaşılması hatta ulaşılmaya teşebbüs edilmesi gereksiz bir boşluk oluşturur, anlam bulamaz. Her şey yavaşlar ve karşınızdaki insan uzaklaşır, kendi kalp sesinizi duyar hale gelir ve sorarsınız… Uyumsuz? ne demek ki uyumsuz? neyin uyumu?

Saf bir insanız eğer, tek amacınız paylaşmaksa, çoktan tek oluruz biz tekiz alt duygusuna kuvvetle sarıldıysanız eğer, sessizlik sürer gider. Kendinizi daha çok o manasız boşlukta bulursunuz. Alışırsınız, madem var ben burada yaşayabilirim belki diyeceğiniz kadar sıcak olmaya yüz tutar. Orada kendi dünyanızı yaratırsınız, paylaşmaya can attığınız, fark edilsin, duyulsun, görülsün istediğiniz nice şeyler inşa eder, yapar, seslendirir, oynarsınız.

 

Yanlış yere düşen elmanın geri alınması 23 yıl sürdü.

 

Bir elmanın yere düşüşü süresince anlatacağı hikayeye kulak kabartan benim gibi insanlar nadir olarak bir elmanın yanlış yere düştüğünü de fark ederler. Fark edenler oldukça, tanrı, kainat, düzen, kaos bu uyumsuzluğu giderek daha fazla fark eder. Ve bir şekilde yanlış yere düşen elma, o güzelim düşüşün ardındaki hikaye hiç yaşanmamışcasına, bir anda gizem dolu bir yol ile kaybolur. Bu kayboluş onu fark eden her insanın kendi içerisinde ki o uyumsuz boşlukta yankılanır.

Gönlümün teli titredi, bağ gözlüm.
Seni hiç yaşamamışım.
Ardında bıraktığın…
Bildim! Hani o sessizlik, gözlerinde çöken.
Yankısında uyandım, göğsümde koca bir miras.

Ve gitti Zina, yine uyumsuz, neşeli, yaratıcı. Sırlara karıştı eski tabirle. 23 yıl sürdü fark edilmesi, fark edildiği anda geri alınması, yokmuş gibi yapılması. Ama yemezler efendi! Ben gördüm! Tam 23 yıl bir fiil yaratmak için uğraştı. Yaptı, yaptı, yaptı. Hiç durmadı, duramadı, yarattı. Çok güzel şeyler yaptı en güzeli de kendisi idi. Tam 23 yıl sürdü kendini yaratması. Tam “Tadaaa işte oldum!” diyecekken, hey bir dakika! Bu elma.. yanlış, yanlış yere düşmüş! Işığın kaynağından, düş dünyasından hiç gelmemeliydi diyerek laf etti birileri, düzene hakim kaosu bilen yücelikte.

Geri aldılar 23 yıl sonra.

 

Bu 23 yıl içinde bize kalanlar.

 

Oyuncaklar, kinetik araçlar, kuklalar, özel efekt ustalığı, neşesi, tarzı, ona hasta diyenlere öfke ve içimizdeki, gönlümüzdeki yankı, boş bir yerde bir ses, bir yankı? Bunu hissetmenin yüzümüzdeki tezahürü. Aşağıda, benim kelimelerimin kifayetsizliği yer alıyor, izlemenizi dilerim. Artık gitti, bıraktıkları var, yanlış yere düşen elmanın hikayesi.


Creative Compulsive Disorder & Remembering Zina Nicole Lahr from Stormy Pyeatte on Vimeo.

 

Bir çocuğum olursa şayet.

 

Adını Zina koyabilirim. Hayır Zîna değil, Zina. Uyumsuz, yaratıcı, ışıklar içinde, kendi gibi.

Onu yeme beni ye!

Emrah TOY

Tarih : 06-05-2014
Kategori : Kişisel

0

Yorum

Valonia hatırası

Valonia hatırası

Bitter çikolatayım, doyurucu, doygun. Nefes alırken bile çikolataya doyacaksın!

Beyaz çikolatayım, buz gibi yumuşacık. Dilinin üstünde dans eden kremamı hatırla!

Sütlü çikolatayım, çocukluğunun neşeli hatırası. Evin en güzel kokusu ve paketin açılışında ki heyecan!

Balçık yorgunluğu

Emrah TOY

Tarih : 27-01-2014
Kategori : Kişisel

0

Yorum

Bugün sarılıp kahve içmeyi,
Sarmaş dolaş saatlerce öpüşmeyi,
Yatakta uyuşuk uyuşuk, konuşup kitap okuyup,
Sevişmek istiyorum.

İki kişi sıcak bir duş,
Birbiri ile ilgilenen bir çift
Olmak istiyor canım.

Ama onun yerine,
Bir türlü çözülemeyen problemlerin üstüne,
Başkalarının beceriksizliği ve iş sevmemezliği yüzünden
Giderek büyüyen aptalca dertler,
sorunlar yumağı ile meşgul beynim.

Artık beynim bile bana isyan halde.
Bence tüm bu sinir, balçık yorgunluğu.

Nasıl bir ilişki, nasıl bir sevgili arıyorum ?

Emrah TOY

Tarih : 24-11-2013
Kategori : Kişisel

0

Yorum

Ruh eşi.

Ruh eşi.

Ben, birbirini karşılıklı dengeleyebilen, kollayabilen, cinsiyet ayrımlarından uzak ancak ayrımların keyifli yanlarının farkında bir ilişki arıyorum. Sosyal ve ekonomik durumlar ise bu ilişkiye bulaştırmak isteyeceğim şeyler arasında değil. Zira bu dengelerin güdüsünde kendimi soyutlayıp, müstakbel ilişkimde bir kaynaşma ve birliktelik hissine kapılamam.

Kısacası, kırık bir kalp ve dünya gerçeklerinin yarattığı hayal kırıklıkları arasında, tüm bunlardan sıyrılabileceğim ve kendi küçük dünyamı kurabileceğim, alternatif  bir ( yaşam, dünya, gelecek ) umudun varlığını hissedebileceğim ve hatta bunu paylaşabileceğim birini ve onunla bir ilişkiyi arıyorum.

Aristophanes’ e göreyse aşk bir efsaneyle açıklanır:

” İnsanlar eskiden dört kollu, dört bacaklı, hermafrodit, bir kafada iki ayrı yüze sahip ve çok güçlü yaratıklarmış. Kendi kendilerine yetebildikleri ve çok güçlü oldukları için her türlü taşkınlığı yapar, tanrıları onurlandırmayı ihmal ederlermiş. Bir gün Zeus buna çok sinirlenmiş ve insanları ortadan ikiye bölmüş; bir taraf erkek, bir taraf kadın olmuş. İkiye bölünen parçalar o kadar korkmuşlar ki birbirlerine sarılmışlar. Tanrılar bu işin böyle olmayacağını düşünüp, bedenlerini dünyanın farklı yerlerine dağıtmışlar. İşte o gün bugündür yarım olan parçalar, tamamlanmak için diğer yarılarını arar olmuşlar. ” Günümüzde ” ruh eşi ” olarak bilinen kavram da bu efsaneye dayanmaktadır.

Ve Symposion’ da aşk son olarak şu sözlerle dile gelir:

Adi olan, ruhtan çok bedene tutulan şu bayağı aşıktır. Kalıcı olmayan bir şeye aşık olduğu için o da kalıcı olmaz. Çünkü aşığı olduğu kişinin beden çiçeği sararıp solduğunda o da bütün söz ve vaatlerinden utanarak kanatlanıp gider.

Aşkın doğru yolundan yürümek ya da yürütülmek, güzelin yolunda adım adım ilerlemektir. Aşk, tek bir güzel bedenden bütün güzel bedenlere, bütün güzel bedenlerden güzel eylemlere, güzel eylemlerden güzel bilimlere ve güzel bilimlerden de nihayet tek bir bilime; güzelin biliminden başka hiçbir şey bilmeyen bilime basamak basamak yükselerek, sonunda güzelliğin bizzat kendisini bilmektir.

Buraya kadar okuduysanız ve beğendiyseniz eğer, şu kitabı okumak isteyebilirsiniz. : Platon – Sypmosion ( Kabalcı Kitap Evi )

Etiketler :

Biraz yoruldum

Emrah TOY

Tarih : 25-10-2013
Kategori : Kişisel

0

Yorum

Bir kenara geçmek, sığışmak usulca
Elimde şarap yada sıcak bitki çayım
İzlemek istiyorum.

İzlediğim şeyin içime,
Hiç bir kelimenin taşıyamayacağı şeyleri
Taşımasını istiyorum.

O sıcak ve takdir eden,
İstemsiz gülümseme,
Yüzümü İstila etsin istiyorum.

Ve izlediğim farkedildiğinde.
Bu istila sirayet etsin, kelimelerin taşıyamayacağı
Onca şey, bakışlarda paylaşılsın istiyorum.

Etiketler :