ben
Gloria Jean's de uzun çekim americano kahve içmeyi çok severim.
çok severim
şuan da
Sammy çekirdeği üzerine javascript ile plugin yapısı.
yapıyorum
en son
turkcell - gncplay, kartaca çatısı altında çalışmak yorucu ve zevkliydi.
yaptım

Keskin kavşaklardan dönerken türkiye, soramadı medya; doğru ne yanlış ne ? ve bunu soranlara ne olacak ? http://bit.ly/12btD3c

Aşkın sesi uzaktan hoş gelir.

Emrah TOY

Tarih : 29-11-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Bazen aşkın sesini duymaya başlarsın uzaklardan.
Gayet hoş gelir sesi, o yöne dönersin.
Adımların giderek hızlanır, koşar adım hızlanırsın.
Aşık olduğun kişi ufukta görünmeye başlar.
Duyguların rehberlik etmeye koşar,
Aşık olduğun kişi giderek netleşmeye başlar.

Bazen bir bakarsın o da kan ter içinde.
Bazen bir bakarsın ki o duruyor olduğu yerde,
Sen almışsın bir başına onca yolu, yorulmuşsun.
Anlatırsın; Önce uzaktan geliyordu ses emin olamadım.
Şimdi yanındayım, üstelik kalbimin her atışı
Bu koşarak geldiğim sesin notası.
Koştukça bu sesin artması boşa değilmiş.

Ama bazen susar karşındaki, sade bakar.
Aşk değil sanki buz kesmiştir her yanı
Fakat atan kalbinin tınılarını duyarsın.
O gülümser içini ısıtmak istercesine, arkadaşız der.

Bozulan ritmiyle, dengesi bozulmuş tonlarıyla
Tüm orkestra çöker üzerine, her bir nota hüzünlü
Ve en keskin enstrüman çalar son acıklı notayı.
Arkanı dönmek, uzaklaşmak gerek, sürünürsün.
Bozuk bile çalsa keman her acıklı notada döner bakarsın.

Bazen koşar gelir sevgilii notaların her birini toplar,
Her birini okşar öyle asar havaya, bir çınlar ki kulağında
Her notada bir orkestra, duymayan kalmaz.
Kalbinin her atışı kapalı gişedir artık, ardı ardına.
Dokunuşun tınısı, bakışın sıcaklığı, salon fevkalade.

Bazen gelen olmaz ardından, önce kötüleşen tınılar
Uzaklaştıkça ara ara güzelleşirler, kandırırlar.
Döner bakarsın, çok uzaklarda, göz görmez,
Kulak duymaz aslında ve farkedersin, duyduğun
Kalbinin ömür kadranında tik taklarından ibaret.

Sağırlaşırsın, körleşirsin hayata, heybetsizleşir herşey.
Bir ömür gelen o arada kalmış zamanda sersemleşir,
Ne gördüğünü bilemezsin hatta ne duyduğunu.
O notaların tınıların eksikliği boşluk gibi sessizce yerleşir yüreğine.
Umutsuzca yeni ve yine uzaktan gelecek seslerin kaderine inanır,
Umut denilen güneşin seni yalancı çıkarırcasına içine doğmasını beklersin.

Perde kapanır, yarın yine açılır…

Etiketler : ,

Keşkeden hatıralar :)

Emrah TOY

Tarih : 25-11-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Pijamalarını merak ediyorum, Onların içinde nasıl göründüğünü
Kaç çeşit gülebildiğini 🙂
Korkunca ne yaptığını, sıçrar mısın ? kapanır mısın ?
Sabah nasıl uyandığını, hangi şarkıyla uyanmayı sevdiğini…
Bakışlarının beni delip geçtiğini bilip bilmediğini mesela
Öyle çok şeyi merak ediyorum ki seninle ilgili
En çokda sorsam hani.. ne diyeceğini…
Hatta..
Belki kızarsın diye soramadıklarımı duysan ne diyeceğini…
Peki duymasanda okusan ?!
Bir gelsen güllerinden AŞK olsun desen 🙂
Keşke desen "şapşal" ve gülsen bir ömür bu hatıraya…
Keşke dememek için, hadi tam zamanı !

Etiketler : ,

Dizüstü bilgisayarım ve Kitap okuyamama vaziyetim.

Emrah TOY

Tarih : 25-11-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Dell inspiron 6000 beyaz gri mutevazi bir diz üstü bilgisayarım var. Son istanbul dönüşü artık bu emektarı kenara koyma vakti geldi dedim kendi kendime, pek çok zaman iş için dahi performansı yetmez oldu. Acer TimelineX 3820TG model bir diz üstü aldım. Eskisinden nisbeten farklı bir model en az 3 kat daha performanslı işlemcisi 20 kat daha güçlü ekran kartı mevcut ve 10 kat daha uzun pil ömrü sağlıyor. Üstelik Dell ile kıyaslandığında yarısı ağırlığında. Fiyatıyla kıyaslandığında çok karlı bir alışveriş yaptığım kesin.

Gel gör ki bir türlü Dell diz üstü bilgisayarım Darwin’i bırakamıyorum ( evet bir adı var ). Darwin bana bir iş munasebetiyle alınan ve sonrasında alacak karşılığı tarafıma bırakılan bir mucize. Diz üstü bilgisayarların genel doğası böylemidir bilemiyorum ancak inanılmaz bir bağımlılık ve aşk beslediğimi çok geç öğrenmiş oldum. Öyle ki hala işlerimin çoğunun onunla yapıyorum, üstelik anneme "artık bu diz üstü bilgisayar senin" demiş olmama rağmen :). Yinede artık yavaş yavaş geçiş yapmak gerektiğinden Darwin’i evde bırakıyorum iş yerinde ise Einstein ( evet onun da bir adı var ) 22 inch HP monitöre ve klavye mouse ikilisiyle bağlı bir halde günlük tüm işlerimi halletmeye gayret ediyor.

Benzer bir durumu Einstein ile yaşamayacağımı görüyorum üstelik tüm mobilite yeteneklerine rağmen. Yinede tablet bilgisayarlar konusunda emin değilim. Belkide bir sonraki aşkım ve bağımlılığım tablet bilgisayarım olacak, göreceğiz.

Yıllardır doğru düzgün kitap okumuşluğum yok. Bu açığı okuduğum teknik dökümantasyon ve bloglar ile kapatabildiğimi söyleyemem. Twetleri hiç saymıyorum bile. Bilgisayarıma sürekli kaydettiğim elektronik kitaplar şimdiden yıllık okuma hacmimi aşmış bile yanısıra bir kaç küçük eklenti aracılığıyla pdf formatında elektronik kitap haline getirdiğim blog serileri cabası.

Bu medyaları diz üstü bilgisayar yada lcd ekran üzerinden okuyamadığım kesin bu süretle kendime bir elektronik kitap okuyucu yahut tablet bilgisayar almaya niyetliyim. Elektronik kitap okuyucusuydu Table bilgisayardı derken farkettim ki bir türlü satın alamıyorum çünkü mobilite benim için artık bütünleşmiş bir kavram olmuş çıkmış. Üstelik mobilitenin "m" sinden faydalanmadığım halde.

Eğer alacaksam düzgün mp3 hatta flaac çalsın istiyorum. Grafik arabirimi yağ gibi akmalı, ekran çözünürlülüğü okumaya ve pdf dökümanlardaki görsel içeriği göstermeye yeterli olmalı. İnternet operasyonlarında diz üstü bilgisayarımı aratmasın istiyorum. Biliyorum ben bir yerde ayarı kaçırıyorum. Sadece kitap / içerik okumak için sahip olmaya çalıştığım aletten neredeyse kendi kendine işimi yapsın beklentisine sahip biriyim. Galiba bu konuda en büyük suç pdf dökümanlarının ihtiyaç duyduğu performansta gizli. zira bu dökümanların düzgün ve akıcı halde görüntülenmesi tablet bilgisayarlar için bile hala eziyet verici. Bu bilgiden yola çıkarak arzu ettiğim işleri yerine getiren tablet bilgisayar zaten pdf dökümanları görüntüler yada pdf dökümanları görüntüleyebilen tablet bilgisayar zaten bu işleri yapabilir diye düşünüyor olabilirim.

Her ikiside doğru !

Kıssadan hisse eğer elinize geçerse bana tablet bilgisayar hediye edin olmadı bir tablet bilgisayar satın alın taksitlerini zorla bana ödettirin. Her türlüsüne razıyım. Yoksa ben bu gidişle kitap okuyamayacağım.

Cânım 2 büklüm ruhum, canım çok sıkkın bugün, öfkeliyim.

Emrah TOY

Tarih : 21-09-2011
Kategori : Kişisel

3

Yorum

Annemi arayasım var, diyeyim ki iyi değilim, canım sıkılıyor, her gün daha hiddetli uyanıyorum sevemiyorum dünyayı ve özellikle kendimi. Barışamıyorum kendimle. Sonra vazgeçiyorum. Onu üzmekten başka bir işe yaramadığımı hissettiriyor. Elinden birşey gelmiyor ya beceriksiz yada erkek evlat sahibi olmak gerçekten zor. bilemiyorum suçlamak istesemde şu an ki yaşımda onu suçlayamıyorum artık. Kendimden iyice nefret ediyorum.

Bir kaç arkadaşımı arayasım var, diyeyim ki ben iyi değilim, biraz şevkate ilgiye ihtiyacım var, zaman geçirmeye birşey yapmasak bile biriyle aynı yerde bulunmaya sırf benim için orada olduğunu bilmeye. sonra vazgeçiyorum, hatırlıyorum ki onlar beni hiç aramazlar hadi gel gidelim, senin derdin var 2 tek atalım demezler. Varsa yoksa bozulan aletleri, soracak soruları, anlatacak dertleri, çözülecek problemleri. Ben hep iyi dinledim becerebildiğim kadar iyi gözlemledim ama anlaşılamadım. Belkide ifade edemedim kendimi ifade yoksunuyum ama içimden söküp atamıyorum anlamıyorlar anlamaya çaba göstermiyorlar nefretsi şikayeti ve buruşmuş yüz ifademe sinen allah belanızı versin bakışımı.

Tüm bunlar olup biterken hayat akıp gidiyor pek çok insan beni hasbel kader sorunları olan normal biri gibi görmeye çabalıyor. Sanki başka türlü görseler ilgilenmek zorunda kalacaklarmış gibi bir inkar halinde “iyidir o” bahanesine sarılmışlar. Bazen basma kalıp2 seçenek varmış gibi hayatta, deniyorum kendimi bulmayı yada bir başka değişle kendimi yaratmayı fakat beceremiyorum. Atalet içerisindeyim, hiç bir şeye anlam veremiyorum, bir tat bir doku bulamıyorum bilemiyorum ne neden niye ?!.

Canım çok sıkılıyor, üzdüğüm için, üzüldüğüm için, bulamadığım anlamlandıramadığım herşey için, sizin için, kendim için.

Beceremiyorum diyip duvarları deviresim hayatıma son verene kadar dağıtıp parçalayıp tüm insanlığı yok edesim var…

Onuda beceremiyorum, beceremediğim herşey için kendimden nefret ediyorum, nefret ettiğim herşey için üzülüyor eziliyor sıkılıyorum sonra dön başa (paşam).

An gelirde belki merak eden olur diye bende birşey diyemedim demeyeyim diye yazdığım 10-15 cümle ve nokta “Allah belamı versin”. Daha iş ve çalışmak adına bir türlü olamadığım bürünemediğim pek çok şey adına “Allah belamı versin”, çekip gitmek istiyorum artık.

Etiketler :

Alerjisi olanın işi zor arkadaş !

Emrah TOY

Tarih : 28-05-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Şöyle uzanmışsın yeşilliklere, hatta sarı çiçeklerin tam içine, kır ve orman havası çekiyorsun ciğerlerine. Belki yürüyorsun yolda bir kadın geçiyor yanından parfümü şahane,  tebessümle bakıyorsun ardından. Yada çıkmışsın yatağından pencerene yürüyorsun güneş tenini okşuyor ve gözlerin gülümsemene eşlik etmiş merhaba diyor gökyüzüne. Hiç olmadı eve geliyorsun, bir yemek kokusu ama ne koku başını döndürüyor baharatların dansı.

Hepsi kulağa ne hoş geliyor dimi ? Oysa ki benim için birer cehennem azabı olabiliyorlar.
Çünkü alerjim var.

(daha&helliip;)