Emrah TOY

Tarih : 30-03-2011
Kategori : Kişisel

5

Yorum

Bazen işe bir türlü dönemezsin.

Bazen bir türlü işe dönemezsin.

İşler yoğun, hatta kapıda bekliyor. Kafanda binbir düşünce. Muhtemelen iş dışında meşgaleler de var. Bilgisayarın açık, işine dair her ne kadar notun, alet edevatın ve hatta proje dökümanın varsa serilmiş hizmetine nazır. Çalışma ortamın düzenlenmiş ( Projeye uygun hale gelmiş ).

Ama birşey var, o da sen, DURUYORSUN !

Sürekli maillere bakıyorsun, sosyel medyadaki hesaplarını didikliyorsun. Profil eksiklerini gideriyorsun belki rss okuyor yada listene yenilerini ekliyorsun. Bir yandan birikmiş 1000’den fazla girdiye göz ucuyla bakıyorsun. İşin bir yanda beklediğini biliyorsun, içindeki sağ duyulu yanın endişe ediyor, hissediyorsun.

Bir şeyler yapmalıyım, işimi yapmalıyım. NEYDİ İŞİM TEKRAR KONTROL EDEYİM, diyorsun kendine.

Bakıyorsun her şey hazır vede nazır bekliyor. Hah ! herşey yolunda diyorsun. Yine bir boşluk kaplıyor, belirsizlik hali filizleniyor. Yinede açıyorsun IDE’ni/Editörünü bazı dosyalara göz atıyorsun, dönüp tekrar not alıyorsun şurada şunu şöyle yapmalıydı belki şöylesi daha iyi olabilir. bir yıldız çiziyorsun sana kontrol etmen gerektiğini hatırlatacak. Sonra bir şey vardı neydi diyorsun iç sesine. İç sesin önce cevap vermiyor, sonra beynin araya sokuşturuyor iş dışında her ne problem varsa. Tüm bu şeyleri aklından savabilmek için,

Kendinle baş başa kalmaya çalışıyorsun, ÇALIŞMAM GEREK diyorsun.

Problemleri savuşturduğunda bir bakıyorsun bir sen daha var, epey yalnız. İçin burkuluyor ister istemez nedir derdin der gibi kendi kendin ile ilgilenmeye çalışıyorsun. Bir dert var ki sanıyorsun dağlar o dertlerle dolu, o yüzden öyle heybetli öyle yüksek. Bazı özlü sözlerle biraz başını kaldırır hale getireyim diyorsun. İmkanlar ve Hayat hakkında bir kaç özlü söz. Yeterli bulduğun anda onu orada bırakıp işe doğru yönünü vermeye çalışıyorsun. Bu sırada aklın hep tüm bu yukarıdakilerin bileşke ve ilişki durumlarına dair teşhisi ile meşgul.

NE OLUYOR BÖYLE diyorsun ?

Gözlerini kapatıyorsun, derin bir nefes alıyorsun. Yarım yamalak meditasyon ve nefes egzersizlerinin iyi gelmesini ümit ediyorsun.  Herşey yoluna girer, biraz çalışırsam elde edeceklerim ile şunları yapabilirim, bunları alabilirim.

ALTI ÜSTÜ BİRAZ ÇALIŞMAK GEREK, hepsi bu diyorsun.

dön başa paşam dön…

Ben bu döngüye çok sık takılıyorum. Sebeplerini teşhis etmeye çalışıyorum. Aklıma gelen bir kaç şey oluyor elbet. Onları da buraya not edeyim istedim ama önce derdimi fazla kişiselleştirmeden anlatayım dedim. Yukarıdaki yazılanlar yalnızca bir betimleme üstelik gayet sade. Kiminiz benim gibi kahve ile ilgili şeyler de ekleyebilir, kiminiz kulaklıklar ile ilgili, müzik ile. Tamamen kişiselleştirilebilir bir döngü hikayesi.

Teşhis edebildiğim bazı bulgular şöyle :

  • Kendime gereken zamanı ayırmadığım için, bu konuda kendime borcum birikiyor ve bir yerden sonra tahsilat zamanı geliyor. ( Çoğu zaman tahsil edilemiyor )
  • Çalışma ortamımı sürekli yanımda taşıyorum. ( Dizüstü bilgisayar, İş not defterim vs )
  • İş dışında arkadaş edinmiyorum.
  • Hobilerim var gibi davranıyorum ancak gerçekten sahip çıkamıyorum. ( Benzer hobilere sahip olan insanlarla diyalogda zorlanıyorum )
  • Paranın yeri, faydaları ve gereksinim oranı konusunda net bir fikrim yok. ( Sadece çalışıyorum )
  • Çok fazla çalışıyorum ! ( Bunu hep yapıyorum )
  • Çalışmazsam hiç bir şeyi elde etmeye, sahip olmaya hakkım yokmuş gibi hissediyorum. ( Sinemaya gitmiyorum çünkü çalışmadım, kazanmadım )
  • Zaman zaman yukarıdaki maddenin tam tersi oluyor ancak vicdan azabı olarak geri dönüyor. ( Çok sevdiğim bir şeyi satın alıp yiyorum ve aslında bunu kazanmadın diyorum kendime. )
  • İş gereği sürekli yer değiştiriyorum, sosyal ortamım sürekli değişiyor.
  • İş-Yaşam ayrımını yapamıyorum. ( Çünkü bir freelancer bu her zaman mücadele edilecek bir konu )
  • Zamanında olduğum kişi olmaktan vazgeçtiğim için kendimi bulamıyorum ( İşiniz karakteriniz olmaya başlıyor )

 

Henüz aklıma gelmeyenler de vardır eminim.

Çözümlerim ile ilgili yazılarım zamanla gelecek.


Bu blogu sevdinse yazacağım diğer yazıları kaçırmamak için RSS aboneliği yapabilir yada Twitter üzerinden takip edebilirsin. Yazılarımı facebook’da paylaşabilir ve arkadaşlarına önerebilirsin.

Sende de ki;