ben
Gloria Jean's de uzun çekim americano kahve içmeyi çok severim.
çok severim
şuan da
Sammy çekirdeği üzerine javascript ile plugin yapısı.
yapıyorum
en son
turkcell - gncplay, kartaca çatısı altında çalışmak yorucu ve zevkliydi.
yaptım

Keskin kavşaklardan dönerken türkiye, soramadı medya; doğru ne yanlış ne ? ve bunu soranlara ne olacak ? http://bit.ly/12btD3c

Alerjisi olanın işi zor arkadaş !

Emrah TOY

Tarih : 28-05-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Şöyle uzanmışsın yeşilliklere, hatta sarı çiçeklerin tam içine, kır ve orman havası çekiyorsun ciğerlerine. Belki yürüyorsun yolda bir kadın geçiyor yanından parfümü şahane,  tebessümle bakıyorsun ardından. Yada çıkmışsın yatağından pencerene yürüyorsun güneş tenini okşuyor ve gözlerin gülümsemene eşlik etmiş merhaba diyor gökyüzüne. Hiç olmadı eve geliyorsun, bir yemek kokusu ama ne koku başını döndürüyor baharatların dansı.

Hepsi kulağa ne hoş geliyor dimi ? Oysa ki benim için birer cehennem azabı olabiliyorlar.
Çünkü alerjim var.

(daha&helliip;)

Çalışamama döngüsü ve bazı sebepler.

Emrah TOY

Tarih : 30-03-2011
Kategori : Kişisel

5

Yorum

Bazen işe bir türlü dönemezsin.

Bazen bir türlü işe dönemezsin.

İşler yoğun, hatta kapıda bekliyor. Kafanda binbir düşünce. Muhtemelen iş dışında meşgaleler de var. Bilgisayarın açık, işine dair her ne kadar notun, alet edevatın ve hatta proje dökümanın varsa serilmiş hizmetine nazır. Çalışma ortamın düzenlenmiş ( Projeye uygun hale gelmiş ).

Ama birşey var, o da sen, DURUYORSUN !

Sürekli maillere bakıyorsun, sosyel medyadaki hesaplarını didikliyorsun. Profil eksiklerini gideriyorsun belki rss okuyor yada listene yenilerini ekliyorsun. Bir yandan birikmiş 1000’den fazla girdiye göz ucuyla bakıyorsun. İşin bir yanda beklediğini biliyorsun, içindeki sağ duyulu yanın endişe ediyor, hissediyorsun.

Bir şeyler yapmalıyım, işimi yapmalıyım. NEYDİ İŞİM TEKRAR KONTROL EDEYİM, diyorsun kendine.

Bakıyorsun her şey hazır vede nazır bekliyor. Hah ! herşey yolunda diyorsun. Yine bir boşluk kaplıyor, belirsizlik hali filizleniyor. Yinede açıyorsun IDE’ni/Editörünü bazı dosyalara göz atıyorsun, dönüp tekrar not alıyorsun şurada şunu şöyle yapmalıydı belki şöylesi daha iyi olabilir. bir yıldız çiziyorsun sana kontrol etmen gerektiğini hatırlatacak. Sonra bir şey vardı neydi diyorsun iç sesine. İç sesin önce cevap vermiyor, sonra beynin araya sokuşturuyor iş dışında her ne problem varsa. Tüm bu şeyleri aklından savabilmek için,

Kendinle baş başa kalmaya çalışıyorsun, ÇALIŞMAM GEREK diyorsun.

Problemleri savuşturduğunda bir bakıyorsun bir sen daha var, epey yalnız. İçin burkuluyor ister istemez nedir derdin der gibi kendi kendin ile ilgilenmeye çalışıyorsun. Bir dert var ki sanıyorsun dağlar o dertlerle dolu, o yüzden öyle heybetli öyle yüksek. Bazı özlü sözlerle biraz başını kaldırır hale getireyim diyorsun. İmkanlar ve Hayat hakkında bir kaç özlü söz. Yeterli bulduğun anda onu orada bırakıp işe doğru yönünü vermeye çalışıyorsun. Bu sırada aklın hep tüm bu yukarıdakilerin bileşke ve ilişki durumlarına dair teşhisi ile meşgul.

NE OLUYOR BÖYLE diyorsun ?

Gözlerini kapatıyorsun, derin bir nefes alıyorsun. Yarım yamalak meditasyon ve nefes egzersizlerinin iyi gelmesini ümit ediyorsun.  Herşey yoluna girer, biraz çalışırsam elde edeceklerim ile şunları yapabilirim, bunları alabilirim.

ALTI ÜSTÜ BİRAZ ÇALIŞMAK GEREK, hepsi bu diyorsun.

dön başa paşam dön…

(daha&helliip;)

Sen yaz… Her nasıl istiyorsan öyle yaz…

Emrah TOY

Tarih : 25-03-2011
Kategori : Kişisel

3

Yorum

@Jeaquares ( Kendisi değil )

Bir kız var. ( @Jeaquares ). Aslında bu kız/kadın/insan bir kızda gördüğüm bir çok kız/kadın/yaşam’dan mamül.

Yaşadığımı ve bir parçadan ibaret olduğunu kavrayabildiğim anları o çok daha net iredeleyebiliyor. Tarifi zor.

Benim yaşadığım dönemlere sığıştırılmış olduğunu hayal meyal kavrayabildiğim onca hayat parçasını bir çırpıda yazabiliyor, gözlemleyebiliyor. Empati ve sempati yeteneği müthiş. Onu uyuşturan ve bu özelliğini baki kılan ise sempatinin bir nimeti/cezası. Yaşarsın hissedersin ancak gerçek anlamda tezahür etmez. Kalbin parçalanır hatta bıçağın tenine değini hissederek, ışığın üzerinde nasıl yansıdığını görerek, her anını kesik kesik gözlerinin önüne getirerek kesildiğini bilirsin, üstelik sen daha canlıyken. Ama bir yandan atmaya devam eder bedenindeki kalp onu da bilirsin. Sonsuza kadar yaşamak, geleceği bilmek gibi bir durum.

Biliyorum onun umrunda değil. Hatta müthiş, güzel, beceri dediğim herşeyin üzerine sıçmak isteyebilir.

1 yaşama her insanda başka bir yaşam sığdırmam gibi, o kendi hayatında her köşe başında bir hayat yaşıyor. Son köşeyi döndüğünde gerçeğin sonsuz köşesi olan/hiç köşesi olmayan bir hayat’dan ibaret olduğunu betimliyor. Biraz şizofrenik biraz aşırı doğrucu. Her acıda bir umut sokuşturuluyor sanki yüreğine ben ise her acıdan bir umut doğacağını zaten biliyorum her nedense. Ancak tartışmak istiyorum. Bu öğrenilmiş deneyim midir ? yoksa Orası dediğim yerden gelen/kalan o hisse dair aldanmanın gerçek olduğuna dair vicdanımın koyduğu kanı mıdır şüphe izi bırakan ?

Sen yaz… Ne olur yaz…

Yaz dedim “ona”, sonra farkettim ki ne çok yaz demişim o gibilere. Tek yazmayan ben olmalıymışım gibi. Oysa yazıyorum ancak beceremiyorum. Bu yazıyı da bu yüzden yazıyorum. Yazabilmene hayranım/bayılıyorum dilersen üzerine sıçabilirsin. Hissetmişsindir mutlaka sıçmanın yada yok saymanın acizliğini ve beceriksizliğini, sonra yine kalbine sokuşturulan umut parçasını, bunun için üzgünüm ancak zamanı geldiğinde tüm isyanını görülmemiş gücüyle kusacak olan mağrur bir üzüntü ile.

Sen yaz… Ne olur yaz… Bu sanki bir biçimde çok önemli. Sadece şuan anlatamıyorum sebebini kanıtlayamıyorum önemini. Ama yazmalısın ! Sana “lütfen” demek istiyorum ancak son dönem içerisinde kaldığım, 2 kişiden birinin baktığı anda beni aciz gördüğü, 3ncü gözün bakışıyla bambaşka görünen olaylardan dolayı lütfen diyemiyorum. Zira lütfen kelimesinde sezdiklerime sebep olmandan korkarım.

bitsin bu yazı. Sen yaz… Her nasıl istiyorsan öyle yaz…

Jeaquares‘e ithafen.

Biraz seni, biraz kendimi, artık bırakacağım

Emrah TOY

Tarih : 19-02-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

sen tatlı tatlı uyuyacaksın
anlattıkların bir nebze rahatlık vericek sana
ben uyanık kalıcam
burda bu gece, sabaha ben bağlayacağım
düşünmek zorunda kalacağım
belki hissetmek isteyeceğim
kendime yasaklayacağım
biraz seni
biraz kendimi..
unutmak zorunda kalacağım
biraz seni biraz kendimi
bırakamayacağım
seninle ben olmayı
benimle yalnız kalmayı
acıtacak sonra uyuşturacak
sonra tatlı olacak
sen uyanacaksın
ben o zaman uyuyacağım
tüm düşüncelerin yükünden kurtulacağım
biraz seni
biraz beni
rüyalarımda heryere boyayacağım
biraz seni
biraz beni
orada gittiğim heryere götüreceğim ve orada
biraz beni
biraz seni
senin hayal edemeyeceğin şekilde yaşayacağım
dünyanın el vermeyeceği yükler kaldıracağım
biraz seni
biraz kendimi
artık bırakacağım

Bir başkasına empati : buluşma heyecanı, savaş, barış, inanç

Emrah TOY

Tarih : 17-02-2010
Kategori : Güncel Yazılar

0

Yorum

Buluşma heyecanı, savaş, barış, inanç

Çok basit sözcüklerle dile getirmek isterdim
duygularımı, yüzündeki gülümsemeyle süslemeyi hatta
bekledim tüm o uzun dakikalarca, burada bu masada
gelmeni, istedim hemen geçsin bu heyecan korkmadan
anlatayım, bak burada biriktirdiklerimi

tek tek düzelttim ütüledim kelimelerimi
üstünden geçtim tekrar tekrar söyleyeceklerimin
endişeliydim gözünü boyar diye bir yandan
ama içimde bir mutluluk, böyle daha iyi dedi
huzur var işte ve biraz tavşan ürpertisi

çok şekerlendi kahvem yinede içtim heyecandan
beklerken, her insanın yüzünde aradım kendimi
yeterince hazırmıyım seninle şimdi konuşmak için
tuzla bile oynadım endişeleri kovmak için
bekledim, parmaklarım masada kendi bestesini yaparken

neden gelmedin, gözlerim bakamadı boş sandalyeye
kabul edemediler yokluğunu, tamda hazırdık dediler
görmeye, konuşmaya öyle cesaret ettim ki
unutmuşum gelmeyebileceğini, kırıldım sanki kurşun yedim
belirsizlik var sadece, serap kadar inanabildiğim ve sesler sustu

aaah bu öfke, kendinimi aptal yerine koyuyor
şimdi o basit sözcükler tek tek patlıyor kalbimde
nokta ve virgülle, saldırmak istiyorum yokluğuna
gözlerim dolu ama bırakmak istemiyor gözlerim gözyaşlarımı
teslim olmak istemiyorum yokluğuna, inanıyorum hala

tanıdık bir el kahvemi dolduruyor artık
gülüyorum zaman zaman, hep aynı sandalye de barış anlaşmasındaki gibi
oturuyorum, kimileri biliyor kimileri mudavim diyor
her gelişimde kelimelerimi ütülüyorum yine, (yani) alıştım
yokluğunla buluşuyorum artık, yine heyecanla gülümsüyorum

ölüm haberini aldığımdan beri galiba savaş bitti
sanki, buraya gelmeyi daha çok istediğini hissediyorum
seni yokluğunda bile yalnız bırakmayacak kadar seviyorum
özlüyorum, hiç buluşamamış olsak bile, biliyorum
hatırımda kalan senle buluşuyorum bu kafede tam 4 yıl oldu

neden gelmediğini biliyor olmak rahatlatıyor belki
artık sen heryerdesin, her andasın, barıştık artık
yoksun diye mi kolay geliyor beklemek, buluşmak
daha az heyecanlı, başka duygulara yer var artık
peki bir gün fısıldarmısın kulağıma, ütüledinmi sözcüklerini ?