ben
Gloria Jean's de uzun çekim americano kahve içmeyi çok severim.
çok severim
şuan da
Sammy çekirdeği üzerine javascript ile plugin yapısı.
yapıyorum
en son
turkcell - gncplay, kartaca çatısı altında çalışmak yorucu ve zevkliydi.
yaptım

Keskin kavşaklardan dönerken türkiye, soramadı medya; doğru ne yanlış ne ? ve bunu soranlara ne olacak ? http://bit.ly/12btD3c

Şirketiniz geleneklere sahip olmalı mı ? Neden ?

Emrah TOY

Tarih : 27-08-2011
Kategori : Güncel Yazılar

0

Yorum

Bir düşünün eşinizden çocuğunuzdan en yakın arkadaşınızdan daha fazla gördüğünüz, yüzyüze geldiğiniz her türlü stresli anı paylaştığınız arkadaşınız, iş arkadaşınız. İşten ayrılmak zorunda kalıyor yada tercih ediyor. Nasıl uğurlamayı isterdiniz ?

Geleneklerimizde vardır bilirsiniz evinizden bir misafirinizi yada aile ferdinizi uğurlarken maaile kapıya çıkar bir fasıl vedalaşılır, giden kişinin ardından iyi dilekler dilenir ve eğer dönüşü ihtimalse çabuk dönsün diye su dökülür. Giden kişinin yokluğu yada o anki duygular her ne ise ailece paylaşılır. Bu o ailenin geçmişinden gelen gelenekleri ile pekişir. Gelenekler aileyi bir arada tutar, sosyal varlık olmamızın vazgeçilmez parçalarını oluştururlar.

Gelenekleri olmayan bir aileyi gelenekleri olan bir aileden ayırtetmeniz son derece kolaydır. Aile arasındaki bağlardan tutun o ailenin bir derdin, işin altından kalkma becerisine kadar her yanından belli olur.

Bu gün bir iş arkadaşım çalışmakta olduğu görevinden ve işinden ayrılıyor. Diğer arkadaşlarım ile birlikte giden arkadaşımızı uğurlamakla ilgili konuşurken içimi burkan bir durum oluştuğunu farkettim. Bu sebeple bu yazıyı geçmiş tecrübelerimden de kuvvet alarak yazıyorum.

Peki gelenekleri olan bir şirket, aile ile benzer becerileri sergileyebilir mi ?

Kimi şirketler vardır, çalışanlarından ne kadar güzel ortamı olan bir şirket olduğunu duyarsınız. Çalışma ortamı, imkanlar, partiler, birlikte yapılan etkinlikler hakkında konuşulur. Bu şirket çalışanı olsun olmasın herkes tarafından olumlu bir his ile hatırlanacaktır. En iyi reklamı müşterim bir başka müstakbel müşterime yapar diye düşünüyorsanız birde çalışanlarınızın müstakbel müşterilerinize ve hatta müstakbel çalışanlarınıza yaptığı reklamı hayal edin. Arada ki farkı görmeniz o kadar da zor değil. Bu şirketler insan odaklı şirketler olarak anılırlar. Tek memnun ve mutlu etmeye çalıştıkları müşteriler ve/veya kar ortakları değildir. Çalışanlarını da memnun edecek etkinlikleri olur. Yönetim şekli özel ilgi gerektirebilir elbette. Söz konusu şirketin geleneklerinin olması ihtimali %80in üzerindedir geri kalan ihtimali şirketin yönetim becerisine hayranlık olarak adlandırıyorum.

Kimi şirketler vardır ki, son derece nizami, analitik, biraz gri ve mavi/beyaz yakalı bir tablo çizer. Bu firmaların çalışanlarının yapabileceği reklam oldukça sınırlı en iyi ihtimalle zamanında alınan maaş(!) ve sosyal haklardan bahsederler. Çalışanlarının %80’i 2 yılı geçmeden ayrılırlar. Bu şirketlerin geleneği yoktur sistematik bir biçimde insan gücünden faydalanırlar. Yönetim şekilleri belirli sistemlere dayanır insan öğesi çok dar kalıplar çerçevesinde işlenir. Gelenekleri değil tam anlamıyla çalışır sistemleri vardır.

Nasıl bir şirkette çalışmak isterdiniz ? Gelenekleri olan bir şirkette mi ? yoksa Sistematik ve Analitik düzlemde iş gören bir şirkette mi ?

Benim cevabım net, gelenekleri olan yahut sistematik olmasına rağmen basit geleneklere sıkı sıkı tutunmuş olan bir şirket. Aslında buradaki en net cevap çalışanının insan ve sosyal bir varlık olduğunu algılayabilen bir şirket.

 

Bir şirketin gelenekleri olmalı mı ?

Elbette benim görüşüm belli. “Evet ” bir şirketin gelenekleri olmalı. Gelenekler istisnasız herkes için geçerlidir. En üst düzey yöneticisinden en alt kademede çalışanına kadar. Peki neden bir şirketin gelenekleri olmalı ?

  • Geleneklerin çoğu tıpkı ailevi geleneklerimiz gibi sistemlerin korunması, bir arada olmak, sorunların üstesinden bir arada gelmek gibi işlevler üzerinde koruyucu sahiplenici etki yapacaktır.
  • Çalışanlarınız kendilerini yalnız hissetmezler.
  • Sorunları birlikte çözme becerilerine katkıda bulunur.
  • Neyin ne zaman yapılabileceğine, Neyin neye yol açabileceğine dair rehber niteliğindedir.
  • Çalışanlarınız onları yalnızca iş gücü olarak görmediğinizi hissederler.
  • Yönetim kadrosu ile çalışan kadrosu arasında iletişim artmasına bağların güçlenmesine yardımcı olur.
  • Çalışanlarınız işlerine sahip çıkarlar.
  • Çalışanlarınızın çoğu birbirlerine daha fazla saygı duyarlar.
  • Şirketlerde alışkanlık haline gelen dedikodu sohbetlerinin dozunu düzenler.

 

Bir şirketin gelenekleri nasıl, ne zaman oluşur, neler yapılabilir ?

Gelenekler dün oluşmuştur, hemen şimdi de oluşabilir. Hiç bir zaman geç değildir kısacası.

Bugün iş arkadaşlarımdan birini uğurluyor olmam sebebiyle şu örneği vermek istiyorum. Eğer şirketinizin giden arkadaşlarınız için yaptığı tek şey muhasebeden alınacak evrak nüshalarından ibaret ise. Birleşin arkadaşlarınızla öğle yemeğinizi bir cafede pasta keserek kutlayın, uğurladığınız arkadaşınızın yeni hayatını kutlayın ! Bu ayrılışın işten ibaret ilişkimiz bitmiştir şeklinde algılanmasına engel olun ve bunu tekrarlayın. Böylece bir başlangıç yapmış olursunuz. Unutmayın bir kişiyi nasıl uğurlarsanız muhtemelen siz de öyle uğurlanacaksınız.

Doğum günleri ile ilgili alışkanlıkları olmayan yada bir şekilde unutulmuş şirketlerde doğum günlerini kutlamaya başlayın. Çok önemlidir bir kişinin insan olduğunu hatırlatmanın önemsendiğini hissettirmenin en güzel yollarından biridir. Ortaklaşa hediyeler alın, ne aldığınız önemli bile değil. Şirketiniz karşı çıkıyorsa bunu birlikte yapın birliğinizin önemsendiğini hissederseniz kendinizi daha iyi ve güvende hissedersiniz. Bir süre sonra şirketiniz de bunun korkulacak birşey olmadığını anlayacaktır. Unutmayın sizin de bir doğum gününüz var.

Etkinlinlikler düzenleyin mümkünse sürekliliğini sağlayın. Sanıyorum bu konuda fazla açıklamaya gerek yok ancak eski çalışanlarınızı da çağırmayı ihmal etmeyin.

Yeni gelen arkadaşlarınızı nasıl ağırladığınız  çok ama çok önemli.

Eğer işinizden siz ayrılıyorsanız yerinize gelecek olan arkadaşınıza bir mektup yazın !

 

Faydası nedir ?

Eğer hala bu soruyu soruyorsanız yazımı tekrar okuyun 🙂 yinede aklınızda birşeyler canlanmıyorsa beni arayın, bir yerde oturalım size kahve ısmarlayayım, kahveyi keyife bahane ederek size açıklamaya çalışırım.

Not : Kimi insanlar bu tür şeyleri anlamsız bulacaklardır. Bu kişileri hemen teşhis etmek mümkün. Fazla konuşmazlar, aşırı ciddi davranmaya çalışırlar, hiçbir etkinliğe işine gelmediği sürece katılmazlar, kendilerine ait dışarıda büyük bir hayat varmışcasına burnu havada olur, önce eleştirmeye sonra yerlebir etmeye çalışırlar hatta daha iyisini şu zaman yaptık bu neki yorumları almanız mümkün. Bu insanlara karşı sıcak hisler beslemiyor olmanız gayet normal. Ancak herkes aynı şeye ihtiyaç duymuyor olsada hala %99’umuz insan 😉 bunu unutmayın.

Bir şirketin gelenekleri olmalı mı ? Bir şirketin gelenekleri nasıl, ne zaman oluşur ? Faydası nedir ?Elbette benim görüşüm belli. “Evet ” bir şirketin gelenekleri olmalı.

Yazılımcı ve Tasarımcılar için Hemingway disiplini

Emrah TOY

Tarih : 23-07-2011
Kategori : Güncel Yazılar

2

Yorum

Ernest Hemingway

Ernest Hemingway kitap okurken.

Hepimiz işimizi yaparken yaratıcılık sergiliyor ve bundan haz almaya gayret ediyoruz. Ancak yaratıcı süreci sürekli kılmak her zaman kolay olmuyor. Böyle zamanlarda bu konuda kafa yormuş insanların yazılarını okur ara sıra önerilerini yerine getirmeye çalışırız. Kimi zaman verimli olur kimi zaman olmaz. Yinede hepimiz içten içe kabul ederiz ki bu bir disiplin meselesi. Nihayetinde yapılması gereken ancak yapmadığımız şeylerin listesini çıkarabiliyoruzdur.

Bu gibi konular hakkında çok okuyor olmalıyım ki sürekli kafamda yer etmeye başlamışlar. Arkadaşlarım ile yeni projeleri hakkında konuşurken dahi yaratıcılık – yönetim becerileri hakkında sohbet eder oluyorum genellikle. Tabi ki terzi her zaman kendi söküğünü dikemiyor. Arada sırada sürdürebildiğim disiplinli süreçleri tek başıma devam ettirmekte zorlanıyorum ve yine okumaya araştırmaya başlıyorum. Ancak ilginç bir şekilde ünlü yazar Ernest Hemingway‘in kitaplarından “Paris bir şenliktir” adlı kitabını okurken kendisininde benzeri disiplinlere uyduğunu, uymaya çalıştığını fark etmek hoş bir tesadüf oldu. Kitaba ulaşmamı sağlayan Mevlüde’ye tekrar teşekkürlerimi sunarak aldığım notları aktarmaya çalışayım. (daha&helliip;)

Alerjisi olanın işi zor arkadaş !

Emrah TOY

Tarih : 28-05-2011
Kategori : Güncel Yazılar, Kişisel

0

Yorum

Şöyle uzanmışsın yeşilliklere, hatta sarı çiçeklerin tam içine, kır ve orman havası çekiyorsun ciğerlerine. Belki yürüyorsun yolda bir kadın geçiyor yanından parfümü şahane,  tebessümle bakıyorsun ardından. Yada çıkmışsın yatağından pencerene yürüyorsun güneş tenini okşuyor ve gözlerin gülümsemene eşlik etmiş merhaba diyor gökyüzüne. Hiç olmadı eve geliyorsun, bir yemek kokusu ama ne koku başını döndürüyor baharatların dansı.

Hepsi kulağa ne hoş geliyor dimi ? Oysa ki benim için birer cehennem azabı olabiliyorlar.
Çünkü alerjim var.

(daha&helliip;)

Gelecek bloglar

Emrah TOY

Tarih : 25-04-2011
Kategori : Güncel Yazılar

0

Yorum

Yazmayı planladığım blog/bloglar hatta paylaşmayı düşündüğüm iş planlarım vardı ancak bir türlü vakit yaratıp yazamadım. Not düşüp kendime söz vereyim dedim.

  • Hemingway’in yazım tarzından yazılım adına alınacak dersler.
  • İş fikirleri
  • Ne istiyoruz ne yapıyoruz ? ( yazılımsal yaklaşımlar )
  • Müşterim A diyor A yapıyorum ama B çıkıyor WTF ?!#
  • Acil teklif isteniyor veriyorum geri dönen yok ?

Çalışamama döngüsü ve bazı sebepler.

Emrah TOY

Tarih : 30-03-2011
Kategori : Kişisel

5

Yorum

Bazen işe bir türlü dönemezsin.

Bazen bir türlü işe dönemezsin.

İşler yoğun, hatta kapıda bekliyor. Kafanda binbir düşünce. Muhtemelen iş dışında meşgaleler de var. Bilgisayarın açık, işine dair her ne kadar notun, alet edevatın ve hatta proje dökümanın varsa serilmiş hizmetine nazır. Çalışma ortamın düzenlenmiş ( Projeye uygun hale gelmiş ).

Ama birşey var, o da sen, DURUYORSUN !

Sürekli maillere bakıyorsun, sosyel medyadaki hesaplarını didikliyorsun. Profil eksiklerini gideriyorsun belki rss okuyor yada listene yenilerini ekliyorsun. Bir yandan birikmiş 1000’den fazla girdiye göz ucuyla bakıyorsun. İşin bir yanda beklediğini biliyorsun, içindeki sağ duyulu yanın endişe ediyor, hissediyorsun.

Bir şeyler yapmalıyım, işimi yapmalıyım. NEYDİ İŞİM TEKRAR KONTROL EDEYİM, diyorsun kendine.

Bakıyorsun her şey hazır vede nazır bekliyor. Hah ! herşey yolunda diyorsun. Yine bir boşluk kaplıyor, belirsizlik hali filizleniyor. Yinede açıyorsun IDE’ni/Editörünü bazı dosyalara göz atıyorsun, dönüp tekrar not alıyorsun şurada şunu şöyle yapmalıydı belki şöylesi daha iyi olabilir. bir yıldız çiziyorsun sana kontrol etmen gerektiğini hatırlatacak. Sonra bir şey vardı neydi diyorsun iç sesine. İç sesin önce cevap vermiyor, sonra beynin araya sokuşturuyor iş dışında her ne problem varsa. Tüm bu şeyleri aklından savabilmek için,

Kendinle baş başa kalmaya çalışıyorsun, ÇALIŞMAM GEREK diyorsun.

Problemleri savuşturduğunda bir bakıyorsun bir sen daha var, epey yalnız. İçin burkuluyor ister istemez nedir derdin der gibi kendi kendin ile ilgilenmeye çalışıyorsun. Bir dert var ki sanıyorsun dağlar o dertlerle dolu, o yüzden öyle heybetli öyle yüksek. Bazı özlü sözlerle biraz başını kaldırır hale getireyim diyorsun. İmkanlar ve Hayat hakkında bir kaç özlü söz. Yeterli bulduğun anda onu orada bırakıp işe doğru yönünü vermeye çalışıyorsun. Bu sırada aklın hep tüm bu yukarıdakilerin bileşke ve ilişki durumlarına dair teşhisi ile meşgul.

NE OLUYOR BÖYLE diyorsun ?

Gözlerini kapatıyorsun, derin bir nefes alıyorsun. Yarım yamalak meditasyon ve nefes egzersizlerinin iyi gelmesini ümit ediyorsun.  Herşey yoluna girer, biraz çalışırsam elde edeceklerim ile şunları yapabilirim, bunları alabilirim.

ALTI ÜSTÜ BİRAZ ÇALIŞMAK GEREK, hepsi bu diyorsun.

dön başa paşam dön…

(daha&helliip;)